21.11.2016 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMAMIZ

 

 
 
                                                                                                       KAMUOYUNA

 

        Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına aşağıdaki haliyle sunulmuş olan;

                   "Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini teklif ederiz.

             "(2) Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zaman aşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçtan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir" şeklindeki önergeyi şiddetle kınıyoruz. 

                     Kadının tecavüzcüsü ile evlendirilmesi fikri, hem evlilik kurumunun hem tecavüzün hem de tecavüz sonrası kadın psikolojisinin bilinmemesinden ve hafife indirgenmesinden ve en önemlisi de kadının bir kimlik olarak kabul edilmemesinden kaynaklanmaktadır.Bu öneri ancak ve ancak kadına yönelik işlenen suçları özendirir. Çünkü bu bakış açısı tecavüzü cinsellik olarak görmekte ve tecavüzleri normalleştirmektedir. Oysaki tecavüz bir cinsellik değildir, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır. 

      Tecavüze veya şiddete uğrayan kadının, tecavüzcü ile evlendirilmesi deve kuşunun başını toprağa gömerek kendini tehlikelere karşı korumasına benzemektedir. Birey hak ve özgürlüklerini korumak ve gözetmekle görevli olan devletin bu şekilde davranması kesinlikle kabul edilemez. 

         2005 yılına kadar Türk Ceza Kanununda yer alan bu ilkel madde 2005 yılında yapılan değişiklikle kaldırılmıştır. Kadın ve çocuk hakkı ihlalleri için evrensel hukuk normları çerçevesinde mücadele ederken; bugün önümüze konulan önergede somutlaşan fikir ve zihniyet 10 yıl geriye gidiştir, asla kabul edilemez. 

         Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş olan bu utanç önerisinin ivedilikle geri çekilmesini Uşak Barosu ve Uşak Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak talep etmekteyiz. Kamuoyunun bilgilerine sunarız. 21.11.2016 

UŞAK BAROSU

KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU